Pazartesi, Ocak 24, 2011

Satrançta Kazandıran Oyun Felsefesi


GİRİŞ BÖLÜMÜ

Hayatı boyunca satrançla ilgili kitaplara ve diğer ürünlere düşkün biri olarak, kitap seçimlerimde şansım genellikle yaver gitmiş ve bu kitaplar beni bulutların üzerine çıkarmıştır.

Oyun konusunda bir kavrayışa sahip olan herkes, çağlar boyunca umumiyetle teslim etmiştir ki, satranç oyunların en büyüleyicisi olduğu kadar en soylusudur da aynı zamanda. Bu oyun üzerine krallar ve savaşçılar çalışmışlardır; krallar kuralları tespit ederken, savaşçılar alanların işgalini planlamışlardır; matematikçiler problemlerin çözümlerini ortaya çıkarmak üzere pozisyonları uzun uzun hesaba vurmuşlar, eğitimci yazarlar aklın bu mutluluk verici taliminde tavsiyelerde bulunma kararında olmuşlardır. Bunun yanı sıra birçokları, “bu oyun için ancak bir Newton, bir Öklid gibi bir matematik dehası olmak lazımdır” gibi bir yanlış inanç sebebiyle, bu oyun hakkında bilgi sahibi olmaktan mahrum kalmıştır. Bu yanlış kanaati ortadan kaldırmak üzere, elinizdeki çalışmanın yazarı, satrancın tabiatına uzanan yolda, bu keyifli oyunu öğrenecek kişilere, bir anlayış ve bir kavrayış sunmaktadır.

Anlayış ve yanlış inançların o gün olduğu gibi bugün de aynı şekilde geçerli olması ne kadar hoş…

Bu kitabın amacı sevgili okur, sizi satrancın inanılmaz dünyasına davet etmek. Çoğu ülkede satrancın spor kabul edildiğini biliyor muydunuz? Peki ya eski Sovyetler Birliğinde en popüler ulusal eğlence olduğunu? Dünyadaki en yaygın spor organizasyonundan biri, kısa adı IOC olan Uluslar arası Olimpiyat Komitesi, diğeri de FIFA, yani Uluslar arası Futbol Federasyonudur. Üçüncü sırada ise FIDE, yani Uluslar arası Satranç Federasyonu gelmektedir.

Dünyanın her yerindeki milyonlarca satranç hayranı bu oyunu oynamaktadır. Diğer sporların aksine, satranç kararlı bir oyundur. İster Brezilya kumsallarında, ister Çin Seddi gölgesinde, ya da Teksas’taki bir mangal restoranında, oyun aynı şekilde oynanır; aynı hamleler ve aynı kurallarla. Satrancın kendine özgü bir dili vardır ve satranç oynamaya başladığım günden buyana düzinelerce arkadaş edinmiş, onlarla taşların ve karelerin diliyle iletişim kurmuşumdur.

Gerekli araçlar pahalı olmadığı için, satranç oyunların en demokratik olanı diye anılagelmiştir. Bu oyun tüm sınırları, yani ırk, sınıf, kast, cinsiyet, kültür din ve benzeri tüm sınırları aşar. Hayatın her alanında at koşturan her çeşit insan tarafından oynanır. Ve hatta at koşturmayanlarca da oynanır. Benim ilk satranç öğretmenim olan David Chapman bir parapleji (belden aşağısı tutmama halinde seyreden yarım felç) hastasıydı. Gözleri hiç görmeyen siyahi şarkıcı ve piyanist Ray Charles da satrancın kendisi için bir tutku olduğunu kabul etmiştir. Satranç oynayabilmek için boyunuzun 210 cm olması gerekmez, Carl Lewis kadar hızlı yahut Mike Tyson kadar güçlü olmak zorunda değilsiniz. Tüm yapmanız gereken sadece düşünmektir.

İnsanların çoğu satranç öğrenmeye başladığında genellikle taşların hareketlerini ezberlerler ve ardından seneler boyunca bunları birbiriyle yumruklaştırır, tabii gittikçe daha şiirsel bir şekilde ve olasılıkla daha az düşünerek yaparlar bunu. Bu taşlar nasıl hoplayıp sıçrar, en çok ne yemeyi severler, tatide ne yapmaktan hoşlanırlar, bunların hepsini anlatacağım tabii; ancak bu kitabın asıl amacı “Seirawan Yönteminin” başlıca dört ilkesini öğretmektir: Kuvvet, Zaman, Alan ve Piyon yapısı. Bunların her biri, anlaşılması gayet kolay ve meydan okuduğunuz hemen herkesi bu oyunda yenebilmenizi sağlayacak olan birer araçtır.

Satranç oyununa genel bir giriş yaptıktan sonra bu dört ilkenin her birini kendine ait bölümde açıklayacağım. Ancak bu sayfalarda çok daha fazlasını bulacaksınız. Açıklamalı oyunlar her bir ilkeyi uygulamalı olarak açıklamaktadır ve bütünü ele alınmış oyunlar da bu ilkelerin bir arada nasıl bir uyumla işlediğini görmenizi sağlayacaktır. Kitabı, karşınızda kurulu bir satranç tahtasıyla okumanızı öneririm. Böylece bu örnekleri oynayarak izler ve teoriyi anında uygulamaya dönüştürmüş olursunuz. Konu aralarındaki alıştırma soruları özellikle kişisel gelişimini ölçmek isteyenler için, belirli kavramları sindirip sindirmediğinizi kontrol edebilmeyi sağlayacak ve bölüm sonlarında yer alan testler de kavramları bir arada ele alma deneyimi kazandıracak.

Ben bu kitabın öğretici olmanın yanı sıra eğlenceli olmasını da istiyorum. Bu nedenle, burada satranç tarihindeki önemli olaylara ve bu oyunun gelişiminde önemli roller oynamış olan kimi ilginç ve tuhaf !! kişilere de yer verdim.

Size kitap boyunca, hem oyuna hem de rakibinize yaklaşım konusunda psikolojik ipuçları da veriyorum. Satranç oynayan insan, acımasız bir değişim içine girmiştir. Yoğunlaşma gücü, akıl yürütmesi ve algısı gelişip artar. Planlama ve bir amaç doğrultusunda hareket etme kabiliyeti bir arada geliştiği için, satranç oynayan insanlar daha sorumlu ve disiplinli davranışlar sergilemeye başlarlar.

Bu kitabı aldığınız için sizi ilk kutlayan kişi ben olayım. Belli ki satranç öğrenerek düşünme gücünüzü bilemek niyetindesiniz. Oyuna giriş niteliğinde olan bu kitap sizi hem eğlendirecek, hem de bir satranç tahtası gladyatörüne dönüşmenizi sağlayacaktır.


Satrançta Kazandıran Oyun Felsefesi

Yasser Seirawan

İş Bankası Kültür Yayınları, Temmuz 2009

Çeviren: L. Ece Sakar

Hiç yorum yok: